1- Önce Siz Mutlu Olun
Birey olarak kendi iç huzurunuza önem gösterin. Mutlu ve olumlu olmayı kendinize sürekli hatırlatın. Mutlu olmak için ihtiyacınız olan temel ve en önemli kriterlerin farkında olun. Yaptığınız şeylerin karşılığını beklemeyerek, üretken, sosyal olarak, sakin soğukkanlı huzurlu olmayı seçerek, olayların olumlu yönlerine odaklanarak mutlu olmayı ve mutlu kalmayı başarabiliriz. Mutluluk birinden aşırabileceğimiz bir şey değil taşırabileceğimiz bir şeydir. Anne baba mutlu olursa çocuklar da mutlu olur. Çocukların algıları ve hisleri düşündüğünüzden daha çok gelişmiştir. Sizin ne de olsa anlamaz diye düşünüp gösterdiğiniz davranıştan, söylediğiniz sözden, takındığınız tavırdan son derece haberdardırlar. Bu sebeple mutlu olun ve çocuğunuzda sizin mutluluğunuzla mutlu olsun.
2- Anne Baba Olarak Kendinize Zaman Ayırın
Çocukları için aşırı fedakarlık göstermiş olan anne baba, “Sizler için her şeyi yaptım, saçımı süpürge ettim, gençliğim gitti” gibi söylemlerle bunların sorumlusunu çocukları ilan edebiliyorlar. Kendisinden çok veren, kendi değerini unutan ve sadece anne-baba vasfıyla varlığını sürdüren ebeveynler bu durumdan hoşnutsuzluğunu anladıklarında faturasını çocuklara kesebiliyorlar. Oysaki bir birey olarak kendi huzurunuz önemlidir. Kendiniz, eşinizle olan birlikteliğiniz ve çocuklarınıza göstereceğiniz özen ayrılmaz bir bütündür. Bu üç temel sorumluluk aile içerisinde korunup, saygı ile sürdürüldüğünde, sizin sadece çocuk bakmakla veya ailenin geçimini sağlamakla yükümlü biri olmadığınız aynı zamanda değer verilen biri olduğunuz anlamını taşıyarak güvenli ilişkinin temelini oluşturur. Kendinize ve birlikteliğinize gösterdiğiniz özen sonucunda çocuğun bakımı doğal olarak gelişecektir. Sonuç olarak bu size bir yük olarak gelmeyecektir işiniz daha kolay olacaktır. Unutulmamalıdır ki, dengeli güçlü karşılıklı sevgi ve saygının olduğu dingin huzurlu bir aile ortamında ufak tefek olumsuzluklar çocuğu etkilemeyecektir.
3- Çocuğunuzu Olduğu Gibi Sevin
Çocuğunuzu tanıyın. Onu olmasını istediğiniz kişi olarak görmeye çalışmayın. Olmasını istediğiniz özelliklerde değil diye çocuğunuzu eleştirmeyin. Hiçbir çocuğa benzemeyen, kendine has özellikleriyle var olan çocuğunuzun farklı ilgi alanları, yetenekleri, farklı algılama biçimleri olabilir. Onun kendisi olma hakkına saygı duyun. Kabul etmenin özünde de saygı duymak yatar. Bir insanı olduğu gibi kabul etmişsek, egomuzla yüzleşmiş ve egomuzun pürüzlü yanlarından kurtulmuşuz demektir. Her koşulda sevildiğini, kabul gördüğünü bilen çocuk güven ve değer duygusunu pekiştirerek mutlu olur.
4- Çocuğunuzla Birlikte Vakit Geçirin
Sizinle geçireceği vakit çocuğunuz için çok kıymetlidir. Küçük yaşlarda çocuklar sadece anne baba desteği, ilgisi, sevgisine ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyacı maddesel şeylerle kapatmak çocuğu doyuma, mutluluğa ulaştırmayacaktır. Çocuğunuzla vakit geçirirken süre değil içeriğe odaklanın. Sabahtan akşama kadar duygusal temastan uzak beraberliktense; kaliteli, nitelikli 15 dakika daha verimlidir. Tüm enerjinizi, aklınızı, kalbinizi vererek gerçekleştireceğiniz iletişim, beraberlik, oyun arkadaşlığı çocuğunuzla iyi vakit geçirmenizi sağlayacaktır. Çocuğunuzla beraber geçirdiğiniz vakitlerde onların birçok şey öğreneceklerini unutmayın. Paylaşmayı, olumlu tutum geliştirmeyi, girişimci olmayı sizinle geçirdiği zaman diliminde, sizden gördüğü şekilde öğrenecektir. Beraber geçirdiğiniz zaman dilimlerinde, öncelikle kendiniz olumlu olun, şikayet etmeyin, dedikodu yapmayın, insanlarla kurduğunuz iletişimde seviyeli olun, kırılan eşyaları, dökülen içecekleri çok büyütmeyin. Sorunların olabileceğini bilerek bunlara beraber çözümler bulun.
5- Çocukların Seçim Yapmasına İzin Verin
Çocukların, sorumluluk bilincinin ve bağımsızlık duygusunun gelişmesi için anne, babalar çocuklara seçim şansı vermelidir. Çocuğa seçim şansı sunulduğunda ve çocuk sorumluluk almaya başladığında aile ve toplum içinde kendisini değerli hisseder. Yetişkin tarafından seçim olanağı sunulduğunda, çocuk kendisini toplumun bir parçası olarak kabul eder ve düşüncesine saygı duyulması gerektiği bilincinde olur. “Sarı tişört mü, siyah tişört mü bu pantolona uygun olur sence?” “Yarım bardak mı, tam bardak mı limonata istersin?” “Üç dakika sonra gidiyoruz. Son kez kaydıraktan mı kaymak istersin, salıncakta sallanmak mı?” Verilen seçeneklerin hem iyi hem kötü sonuçlarının olduğu, yaptığımız seçimlerin sorumluluğunu üstlendiğimizi çocuklarımıza anlatmalıyız.
6- Çocuğunuzun Çabasını, Başarısını Yerli Yerinde Takdir Edin
Günlük hayatta çocuk için çeşitli sorumluluk alanları oluşturulmalıdır. Çocuğa taşıyabileceği yükte sorumluluklar vererek onun başarma duygusunu pekiştirmiş olursunuz. Verilen sorumlulukları yerine getirebildiği için olumlu geri bildirim almak, çocuklar için oldukça önemlidir. Sadece sonucun değil, sürecin takdiri de önemlidir. “Bunu yapmak için çok uğraşmışsın, çok çaba harcamışsın.” Fakat her şey her fırsatta takdir edilmemelidir. Çocuğa çok sık, gerekli gereksiz takdirde bulunmak inandırıcılığın kaybolmasına ve bunun alışkanlık haline gelmesine ve egonun şişmesine sebep olur. Çocuk sürekli övüldüğünde küçük bir başarısızlıkta mutsuz olacaktır. İnanamadığınız bir şeyi sırf çocuk mutlu olsun, kendine güvensin diye takdir ederseniz; diliniz başka yüzünüz başka söylemiş olur. Çocuk bu durumda zihninde karmaşa yaşar. Bu karmaşayı önlemek için içinizden geldiğinde, gerçekten bir gayret, başarı gördüğünüzde takdir edin. Aynı zamanda sevginin takdirden bağımsız olduğunu çocuğa hissettirin. Çocuk sadece başardığında ilgi ve sevgi görmemelidir. Yerli yerinde yapılmış takdir ve övgü neticesinde çocukların güven ve değerlilik duyguları gelişir.
7- Çocuklara Duygu Yönetimini Öğretin
Duygu kontrolü, baş etmesi zor bir durum karşısında haz ilkesinin bizden yapmamızı istediği davranışı bastırıp, tepkilerin sonuçlarını düşünerek doğru davranışı ortaya koyma becerisidir. Çocuklar doğru davranışı, onlara gösterildiği ya da öğretildiği şekilde ortaya koyarlar. Duygularını yönetmeyi bilmeyen çocuklar, istekleri gerçekleşmediğinde sürekli mutsuz olurlar. Olmayan ya da olmaması gereken bir durumu, kabul etme ve mutsuz olmama becerisini öğrenememişlerdir. Ebeveyn, duygu yönetimi için öncelikle çocuğun duygusunu kontrol edip yansıtmalıdır. “Biliyorum bu oyuncağı çok istedin ve sana almadığım için çok üzüldün.” Annenin ağlayan çocuk karşısında dayanamaması, çocuğu sürekli susturmaya çalışması çocuğun duygularına yabancılaşmasına, annenin öfkelenmesine sebep olabilir. Çocuk ağlıyorsa biraz rahatlamasına sakinleşmesine fırsat verilmelidir. Çocuk anlaşıldığını hissetmelidir. “Sen istedin ki ben sana o oyuncağı alayım” Ağlamaya devam eden çocuğu “Biliyorum çok zor, tamam anne burada” gibi sakin, kararlı ifadeler çocuğu sakinleştirecek, kendine güvenmesini, sınırları bilmesini sağlayacak ve kendi duygularını yönetmeyi öğrenecektir. Ebeveynde öz denetim becerisini, empati duygusunu gören çocuk, bu davranışları kendisine rol alacaktır. Ebeveyn çocuğa: “Duyguların kabul edilebilir fakat davranışların kabul edilemez” mesajını vermeli ve açıklamalıdır. Duygularını yönetemediği için ağlayan çocuk ebeveynin sakin, öğretici tavrı karşısında bazı isteklerine ket vurabilecek ve mutsuzluğu derin şekilde yaşamayacaktır.
8- Çocuğunuzun Yeterince Uyumasını Sağlayın
Sağlıklı, düzenli uykunun, fiziksel ve ruhsal sağlık açısından önemi büyüktür. Çocukların yeterince uyuması için yatma zamanı rutini oluşturulmalıdır. Akşam yemeğinden sonra uyku kaçıracak etkinlikler yapılmamalıdır. Yatmadan birkaç saat önce televizyon, tablet gibi elektronik cihazlar kullanılmamalıdır. Uyuduktan yaklaşık 90 dakika sonra meydana gelen rüyaların görülmeye başlandığı rem uykusu esnasında büyüme gerçekleşir. Vücudumuz için gerekli hormonların sağlıklı, düzenli şekilde ilerleme sağlaması, uykunun düzenli olması için sirkadiyen ritim önemlidir. Mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin havanın kararmasıyla yerini melatonin hormonuna bırakır ve melatonin hormonunun salgılanması için gecenin karanlığına ve sessizliğine ihtiyacımız vardır. Çocuk sessiz ve karanlık bir ortamda uyutulmalıdır. Aynı zamanda çocuk ebeveynden ayrı uyumalıdır. Ebeveynle aynı yatakta veya odada yatmak da biyolojik ritimlerin yerleşmesini olumsuz etkiler.
9- Çocuğun Oyun İhtiyacının karşılanmasını Sağlayın.
Oyun oynayan çocuklar, enerji ihtiyaçlarını karşılarlar, zihinsel, duygusal, fiziksel, sosyal alanlarda gelişimleri desteklenir. Çocukların en temel ihtiyaçlarından biri oyundur. Oyun kas ve sinir sistemini geliştirirken aynı zamanda biriken enerjiyi de boşaltır. Ebeveynler çocuklara oyun imkanı vererek, onların oyunlarına dahil olarak çocukların sağlıklı gelişim göstermelerini desteklemiş ve mutluluklarını artırmış olurlar. Ebeveyn, çocukla oyun oynarken “Nasıl oynamalıyım?” diye düşünecektir. Burada önemli olan doğru oyuncaklar değil; ebeveyn-çocuk etkileşiminin kalitesidir. Oyun sırasında çocuğunuz yönetmen siz asistanı olmalısınız. Oyunda var olma amacınız onun ilgisini ve girişimciliğini arttırmak olmalıdır.
10- Ailecek Gerçekleştirdiğiniz Belli Rutinleriniz Olsun
Aile içinde yapılan rutinler, aileyi birbirine bağlar, ailenin sosyal gelişimlerine katkıda bulunur. Düzenli olarak beraber doğada yaptınız egzersizler, her hafta düzenlenen aile kahvaltıları-yemekleri, belli günlerde düzenlediğiniz oyun gecesi, akşam yürüyüşleri, yılın belli gün veya günlerinde ailecek yapılacak kamplar, kutlamalar rutininizi oluşturacak maddeler arasında sayılabilir. Bu ritüelleri gerçekleştirmek için belirli bir plan yaptığınızda, ailecek çok da iyi vakit geçirdiğinizi göreceksiniz.

Comments